• av.eylulkiziloglu@gmail.com
  • Çalışma Saatleri: 09.00 - 18.00
  • 0530 474 60 44

Maden Ruhsatlarının Devri ve Yetkisiz İdarenin İşlemi

Madenlerin milli menfaatlere uygun olarak aranması, işletilmesi, üzerinde hak sahibi olunması ve terk edilmesi ile ilgili esas ve usulleri düzenlemek amacıyla yürürlüğe konulan;

3213 sayılı Maden Kanunu’nun 5. maddesinde

 “Devir ve intikal işlemlerine ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir. “

Maden Yönetmeliğinin Devir Başlıklı 82. Maddesinde

“(1) Maden ruhsatları ve sertifikaları talep halinde, hukuki bir sakınca bulunmadığı takdirde, Kanunun 6 ncı maddesindeki maden haklarını kullanma ile ilgili şartları taşıyan gerçek veya tüzel kişilere  devredilebilir. Devir Bakanlık onayı ile gerçekleşir. Devir işlemi maden siciline şerh edilmesi ile tamamlanır. Buluculuk hakkı sahibi, bu hakkını ruhsat ile birlikte devredebilir.

(2) Devir işlemleri yapılacak ruhsatların/sertifikaların yıllık ruhsat bedellerinin, ruhsatla ilgili 6183 sayılı Kanuna tabi borçların, Devlet haklarının eksiksiz ödenmiş olması, devredildiği tarihe kadar geçen süre için, işletme faaliyet raporunun ve kullanılmayan sevk fişlerinin devralana verildiğine ilişkin tutanağın Genel Müdürlüğe verilmesi zorunludur.

(3) Ruhsatı veya sertifikayı devralacak kişinin; devralacağı ruhsata/sertifikaya ait Kanundan doğan bütün hak ve vecibelerini, ruhsata uygulanmış yaptırımlar ile yükümlülükleri kabul ettiğini; ruhsat sahibinin de ruhsatını bütün hak ve vecibeleri ile devretmek isteğini belirten Ek-21’deki örnek dilekçe ile Genel Müdürlüğe müracaat etmeleri gerekir.

(4) Devir işleminde işletme ruhsat taban bedelinin yatırıldığına dair belge ile müracaat edilir. Ruhsatın/sertifikanın devredildiği tarihteki ruhsat bedelinin iki katı tutarında devir bedelinin yatırılması zorunludur. 6183 sayılı Kanunun 22/A maddesi kapsamında vadesi geçmiş borcun bulunmadığına ilişkin belgenin ibrazını müteakip devir Bakanlık onayıyla gerçekleşir. Devir talebinin, Bakanlık tarafından uygun bulunmaması halinde işletme ruhsat taban bedeli ile devir bedeli iade edilir.

(5)…

(6) Ruhsat/sertifika devir işlemlerinde devir alacak gerçek ve tüzel kişide mali yeterlilik şartlarının yerine getirilmesi zorunludur…”

denilmek suretiyle maden ruhsat devirlerine ilişkin usuller düzenlenmiştir.

            İşbu düzenleme gözetildiğinde; devir talebinde bulunan gerçek veya tüzel kişinin,

  • Devralacağı ruhsata/sertifikaya ait Kanundan doğan bütün hak ve vecibelerini, ruhsata uygulanmış yaptırımlar ile yükümlülükleri kabul ettiğini bildirir dilekçe,
  • İşletme ruhsat taban bedelinin yatırıldığına dair belge,
  • Ruhsatın/sertifikanın devredildiği tarihteki ruhsat bedelinin iki katı tutarında devir bedelinin yatırılması,
  • 6183 sayılı Kanunun 22/A maddesi kapsamında vadesi geçmiş borcun bulunmadığına ilişkin belge,
  • Mali yeterlilik şartlarının karşılanması,

hususlarını haiz olmasını müteakip devir talebinde bulunabilecektir.

Maden Arama Ruhsatlarının Verilmesine İlişkin ETKB Taşınmaz Komisyonu’nun ve Kararlarının Hukuka Uygunluğunun Değerlendirilmesi isimli yazımızda detaylıca ETKB Taşınmaz Komisyonu’nun yetkisizliği açıklanmıştır. Detaylı bilgi için ilgili yazımıza göz atabilirsiniz.

ETKB Komisyonu arama ruhsat talepleri ile ilgili karar vermeye yetkili olsaydı bile, talebi ancak mevzuat çerçevesinde ret ya da kabul edilebilirdi. Ancak ETKB Taşınmaz Komisyonu mevzuata, herhangi bir gerekçeye dayanmayan kararlar ile kişilerin taleplerini reddetmektedir ve bundan dolayı reddedilme nedenlerinin objektif ve somut gerekçelere dayanılarak ortaya konulmaması hukuki güvenlik ve hukuki belirlilik ilkelerini tamamen ortadan kaldıran bir durum oluşturmaktadır.

İdareler tarafından, kendilerine yöneltilmiş olan bir talep üzerine yazılı bir işlem tesis edilmeden önce, konunun uzmanı kamu görevlileri eliyle kapsamlı ve ayrıntılı olarak inceleme, araştırma ve değerlendirme yapılması ve kamu yararı da gözetilerek gerekçeli olarak işlem tesis edilmesi, bir başka anlatımla tesis edilen idari işlemin sebebinin ortaya konulması gerekir. 

             Konuya ilişkin olarak;

Konya 2. İdare Mahkemesi’nin 2022/xx E. , 2023/xx K. sayılı kararında;

11.09.2018 tarih ve 2018/8 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesinin birinci fıkrasında; “Kamu kurum ve kuruluşları (belediyeler ve il özel idareleri hariç) ile sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamu kurum ve kuruluşlarına ait şirketler, kendi mülkiyetlerinde veya tasarruflarında bulunan taşınmazlarıyla ilgili olarak; kamu kurum ve kuruluşları, vakıf, dernek veya bunların şirketlerine, gerçek veya tüzel kişilere; satış, kira, irtifak, takas, tahsis, devir ve benzeri her türlü tasarrufa yönelik işlemlerini, bakanlıklar ile bağlı, ilgili, ve ilişkili kamu kurum ve kuruluşlarında üst yönetici başkanlığında teşkil ettirilen komisyonlar vasıtasıyla yapacaklardır.” düzenlemesi mevcuttur.

3213 sayılı Maden Kanunu’nda maden işletme ruhsatı ve diğer izin başvuru usulünün düzenlendiği, Kanunun 7’nci maddesinin  birinci ve on dördüncü fıkrası hükümlerine göre de, bu kanun dışında madencilik faaliyetleri ile ilgili olarak yapılacak her türlü kısıtlamanın ancak kanun ile düzenlenebileceği, maden arama faaliyetlerinin, bu kanunda sayılanlar dışında herhangi bir izne tâbi tutulamayacağının hüküm altına alındığının görüldüğü, 11.09.2018 tarih ve 2018/8 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesinde ise, taşınmazlardaki tasarrufa yönelik her türlü işlemler için komisyonlar vasıtasıyla Cumhurbaşkanlığından izin alınması şartının getirildiği anlaşılmaktadır.

İdare Hukuku alanında, tüzük ve yönetmelik dışında, uygulamada genelge, yönerge, talimatname gibi çeşitli başlıklar altında genel düzenleyici işlemlere yer verilmekte olup tüzük ve yönetmelik öğelerine ve koşullarına sahip bulunan bütün bu genel düzenleyici işlemleri hukuken geçerli idari işlemler olarak kabul etmek gerekmekle birlikte anılan düzenlemelerin bir üst hukuk kuralına aykırı ya da üst hukuk normundaki düzenlemelerin uygulanmasını etkisiz bırakacak düzenlemeler içermesi durumunun normlar hiyerarşisine aykırılık teşkil edeceği, bu durumun hukuk devleti sistematiği içerisinde kabulünün mümkün olmadığı da açıktır.

Uyuşmazlıkta; davalı idarelerce dava konusu işlemlerde herhangi bir gerekçe belirtilmeksizin sadece talebin uygun görülmediğinin belirtildiği, dava dosyasına sunulmuş olan savunma dilekçelerinde de işin teknik boyutuna ilişkin mahallinde yapılmış inceleme ve değerlendirmeye dayalı somut bir bilgi ve belgenin ortaya konulmadığı ve davacı şirket talebinin salt Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Bağlı, İlgili ve İlişkili Kuruluşlar Taşınmaz Komisyonunca yapılan değerlendirme sonucunda talebin uygun olmadığına dair verilen karara atıf yapılmak suretiyle reddedildiği, dolayısıyla dava konusu işlemlerin gerekçesinin somut bir şekilde açıklanmadığı görülmektedir.

Bu durumda, davalı idarelerce işlemlerin sebep unsurunun ortaya konulamadığı görüldüğünden ve yukarıda aktarılan mevzuat hükümleri gereğince devir talebi ile yapılan başvurularının, 3213 sayılı Maden Kanunu’nda açıkça düzenlendiği, bu hususa ilişkin görev ve yetkilerin Genelge ile devrinin mümkün olmadığı, dolayısıyla 2018/8 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi kapsamında alınan olumsuz görüş gerekçe gösterilerek tesis edilen işlemin, anılan Genelge uyarınca tesis edildiği ve ruhsat taleplerinin reddine dair başka bir gerekçe de belirtilmediğinden, davacının devir talebinin reddine ilişkin dava konusu işlemlerin belirtilen yönlerden hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle; dava konusu işlemlerin iptaline,”

 

Konya Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesi Y.D. İtiraz No: 2023/xx

Uyuşmazlıkta; davalı idarece dava konusu işlemde herhangi bir gerekçe belirtilmeksizin sadece talebin uygun görülmediğinin belirtildiği, dava dosyasına sunulmuş olan savunma dilekçelerinde de işin teknik boyutuna ilişkin mahallinde yapılmış inceleme ve değerlendirmeye dayalı somut bir bilgi ve belgenin ortaya konulmadığı ve davacı şirket talebinin salt Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Bağlı, İlgili ve İlişkili Kuruluşlar Taşınmaz Komisyonunca yapılan değerlendirme sonucunda talebin uygun olmadığına dair verilen karara atıf yapılmak suretiyle reddedildiği, dolayısıyla dava konusu işlemin gerekçesinin somut bir şekilde açıklanmadığı görülmektedir.

Bu durumda, davalı idarece işlemin sebep unsurunun ortaya konulamadığı görüldüğünden ve yukarıda aktarılan mevzuat hükümleri gereğince maden arama ruhsatı başvurularının, 3213 sayılı Maden Kanunu’nda açıkça düzenlendiği, bu hususa ilişkin görev ve yetkilerin Genelge ile devrinin mümkün olmadığı, dolayısıyla 2018/8 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi kapsamında alınan olumsuz görüş gerekçe gösterilerek tesis edilen işlemin, anılan Genelge uyarınca tesis edildiği ve ruhsat taleplerinin reddine dair başka bir gerekçe de belirtilmediğinden, davacının arama ruhsatı devir talebinin reddine ilişkin dava konusu işlemin belirtilen yönlerden hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır. .

Açıklanan nedenlerle; Mahkemece yürütmenin durdurulması talebinin reddine ilişkin olarak verilen kararda yasaya uygunluk görülmediğinden, davacının yürütmenin durdurulması isteminin KABULÜNE, … oybirliğiyle karar verildi.”

 

Danıştay 8. Daire’nin 2016/xx E. , 2020/xx K. sayılı kararında;

“İdare Mahkemesince maden arama ruhsatı talepleri karşısında Bakanlığın gerekli ruhsatı vermesi için 3213 sayılı Yasa ile görev ve yetkilerle donatıldığı, buna karşın çıkarılan Genelge ile bu görev ve yetkilerin önüne geçilerek 3213 sayılı Yasa’nın uygulatıcı konumunda olan Bakanlık yerine bir diğer kurum tarafından  anılan yetkinin kullanıldığı, bu durumun davalı idare tarafından tesis edilen işleme gerekçe olarak gösterildiği, oysa davacının maden arama ruhsatı talebinin 3213 sayılı Maden Kanunu ve ilgili Yönetmeliklerin çizdiği ruhsat verme prosedürü  dahilinde  değerlendirilip  işlem  tesis  edilmesi  gerekirken, genelge ile getirilen izin müessesesi işletilmek suretiyle tesis edilen dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

Olayda, dava konusu işlemin dayanağı olan 2012/15 sayılı Başbakanlık Genelgesi’nin iptali istemiyle açılan davada, Genelge ile maden mevzuatında öngörülmeyen ayrı bir izin müessesesi getirildiği, bu hali ile anılan Genelge’nin, maden ruhsatları bakımından kısıtlayıcı hükümler içeren ve üst hukuk normu olan Maden Kanunu ve Madencilik Faaliyetleri Uygulama Yönetmeliği’ne aykırı bir düzenleme olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiş olup, belirtilen açıklama da eklenerek temyiz isteminin reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.

İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe usul ve kanuna uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın yukarıda belirtilen açıklama ile onanmasına … oybirliği ile karar verildi.”