• av.eylulkiziloglu@gmail.com
  • Çalışma Saatleri: 09.00 - 18.00
  • 0530 474 60 44

Genel Hizmet Statüsüne Alınan PÖH Personeli

Branştan çıkarma, Emniyet personelinin özel nitelikli branşlardan çıkarılması olarak tanımlanabilir. Branştan çıkarma, Emniyet Hizmetleri Sınıfı Branş Yönetmeliği’nin 10.maddesinde düzenlenmektedir. 
” (1) Personelin branştan çıkarılmasına ilişkin ilgili birim amirince branş komisyonuna gerekçeli teklifte bulunulur. Hakkında branştan çıkarma talebinde bulunulan personelin durumu branş komisyonunca değerlendirilir. 
(2) Branş komisyonu kararıyla branştan çıkarılması uygun görülenler, birimin bağlı bulunduğu Genel Müdür Yardımcısının uygun görüşü ve Genel Müdürün onayı ile branştan çıkarılır. Genel Müdüre doğrudan bağlı daire başkanlıklarında ise bu işlemler, ilgili daire başkanının teklifi ve Genel Müdürün onayı ile yerine getirilir. 
(3) Personelin branştan çıkarılmasında aşağıdakilerden herhangi birinin varlığı aranır;
a) İlgili branş yönergesinde belirlenen branşa aktarmaya esas şartlardan herhangi birini yitirenler,  
b) Personelin çalıştığı hizmette verimli olamayacağı veya hizmeti olumsuz etkilediği bilgi ve belgelerle anlaşılanlar, 
c) Adli ve/veya idari bir suçtan dolayı ceza almış olanlardan çalıştığı branşta verimli olamayacağı anlaşılanlar, 
ç) Birinci yazılı ikazı aldığı tarihten itibaren bir yıllık süre içerisinde ikinci kez yazılı ikaz edilenler, 
d) Polis-halk ilişkilerinde olumsuz tutum ve davranışlar sergilediği bilgi ve belgelerle anlaşılanlar, 
e) İlgili branş yönergelerinde belirlenen süre kadar branşı dışında çalışanlar, 
f) Personelin başarısının periyodik olarak ölçülmesi neticesinde başarısı düşük olduğu tespit edilenler.
(4) Bu maddenin üçüncü fıkrasının (d) bendinde belirtilen durumlarda personele, ilk ikazı aldıktan sonra en az bir ay kendisini düzeltme süresi verilir. 
(5) Branşa esas yönergelerde belirlenen süreler saklı kalmak kaydıyla branş komisyonu kararı aranmaksızın;
a) Kesintisiz olarak üç yıl boyunca branşı dışında görevlendirilenler,  
b) Başvuru tarihi itibariyle polislik mesleğinden ayrılması nedeniyle en az iki yıl süreyle ayrı kalanlardan mesleğe geri dönecek olanlar,  
ilgili branşlı daire başkanlıklarının Personel Daire Başkanlığına her yıl Şubat ayına kadar yapacakları bildirimle veya Personel Daire Başkanlığı tarafından yapılan doğrudan değerlendirme ile durumları tespit edilenler Personel Dairesi Başkanlığınca re’sen branştan çıkarılır.
(6)Hizmet içi eğitim, yurt içi ve yurt dışı eğitim, tedavi ve misyon koruma görevi nedenleriyle geçirilen süreler bu maddenin üçüncü fıkrasının (e) bendi ve beşinci fıkrası kapsamında değerlendirilmez.
(7) İdari ve asayişle ilgili zorunlu durumların ortaya çıkması halinde personelin branştan çıkarma işlemi yukarıdaki şartlar aranmaksızın Genel Müdür tarafından re’sen yapılabilir.  
(8) Branştan çıkarılan personelin branştan çıkarma onayının bir sureti onay tarihinden itibaren en geç on beş gün içerisinde Personel Dairesi Başkanlığına gönderilir.”
Emniyet hizmetlerinin branştan çıkarma işlemi konusunda idarenin takdir yetkisi sınırsız değildir. Yani idare, istediği personeli branştan çıkarıp branşa alamaz. Branş yönetmeliğinin 10. maddesinde belirtilen durumlar olmadan branştan çıkarma işlemi gerçekleştirilemez.
                          Konuya ilişkin olarak;

(İşbu karar tarafımıza aittir.)

DİYARBAKIR 2. İDARE MAHKEMESİ ESAS NO : 2024/xxx KARAR NO : 2024/xxx

Dava, davacı tarafından, Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü Özel Harekat Şube Müdürlüğü emrinde komiser olarak görev yapmaktayken Emniyet Hizmetleri Sınıfı Branş Yönetmeliği’nin 10/7. maddesi uyarınca özel harekat branşından çıkarılarak genel hizmet statüsüne aktarılmasına iliskin Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 16.04.2024 tarih, ………….7 sayılı işleminin iptali ile yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının hakediş tarihinden itibaren isleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Emniyet Hizmetleri Sınıfı Branş Yönetmeliği’nde 10. maddesinin 7. fıkrasındaki düzenlemede, idari ve asayişle ilgili zorunlu durumların ortaya çıkması halinde branştan çıkarma işleminin, Yönetmeliğin 10. maddesinde öngörülen şartlar aranmaksızın Genel Müdür tarafından re’sen yapılabileceğinin belirtildiği, dolayısıyla bu iki halde (idari ve asayişe ilişkin zorunlu durumlar) Genel Müdüre, branşlı personel hakkında branş komisyonu kararı aranmaksızın branştan çıkarma konusunda takdir yetkisi tanındığı görülmekte olup, bu yetki, kamu yararı amacına ve hizmet gereklerine uygun kullanılıp kullanılmadığı açısından yargısal denetime tabi bulunmaktadır.

Diğer yandan, Uyap üzerinden yapılan sorgulamada ve davalı idarece dosyaya sunulan belgelerden davacı hakkında devam eden herhangi bir adli/idari soruşturma bulunmadığı, davacının çalıştığı hizmette verimli olmadığına veya hizmeti olumsuz etkilediğine, branşında çalışmasına engel bir durum ve mesleki yetersizliğine iliskin herhangi bir bilgi ve belgenin ortaya konulmadığı görülmektedir.

Bu durumda, dava dosyasındaki bilgi ve belgeler ile mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, personelin özel harekat branşından çıkarılması hususunda idarenin takdir yetkisi bulunmakta ise de, idarenin branş değiştirme konusunda kanunen sahip olduğu takdir yetkisini personelin branşında yetiştirilmesi için kurumca çeşitli eğitimlere tabi tutulup, emek ve kamu kaynağı sarf edildiği dikkate alınarak, özel harekat hizmetinin önem ve özelliğine ve kamu yararına uygun olarak kullanılması ve islemin gerekçesinin somut olarak ortaya koyulması gerektiği, nitekim davacı hakkında da yürütülen bir adli/idari soruşturma bulunmadığı, bu itibarla salt söz konusu kodlamaların dava konusu isleme gerekçe teşkil edemeyeceği, bunun haricinde davacının branştan çıkarılmasına sebep olacak başkaca herhangi bir somut bilgi ve belgenin bulunmadığı anlaşılmakla, davacının özel harekat branşından çıkarılarak genel hizmet statüsüne aktarılmasına iliskin islemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Öte yandan, Anayasanın 125. maddesinde belirtilen, idarenin kendi eylem ve islemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükmü uyarınca, davacının dava konusu islem nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının hakediş tarihinden itibaren isleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, dava konusu islemin iptaline, davacının yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının hakediş tarihinden itibaren isleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine,  … oybirliğiyle karar verildi.”

 

Diyarbakır 3. İdare Mahkemesi 2022/… E. , 2022/… K., 28.11.2022 T. 
“3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun 4. maddesine dayanılarak hazırlanan Emniyet Hizmetleri Sınıfı Branş Yönetmeliği’nin “Tanımlar” başlıklı 4. Maddesinin (ç) bendinde; “…” , “Branştan çıkarma” başlıklı 10. Maddesinde; “…(7) İdari ve asayişle ilgili zorunlu durumların ortaya çıkması halinde personelin branştan çıkarma işlemi yukarıdaki şartlar aranmaksızın Genel Müdür tarafından re’sen yapılabilir. …”  hükümlerine yer verilmiştir. 
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının, Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü  emrinde özel harekat branşında polis memuru olarak görev yapmakta iken özel harekat branşından çıkarılarak genel hizmet statüsüne aktarılmasına ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğünün 04.04.2022 tarih ve 241754 onay sayılı işleminin tesis edildiği anılan işlemin iptali ve  işlem nedeniyle yoksun kalınan  parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine ve özlük haklarının iadesine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta; Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü Özel Harekat Şube Müdürlüğü emrinde polis memuru olarak görev yapan davacının, özel harekat branşından çıkarılarak genel hizmet statüsüne aktarılmasına ilişkin 04.04.2022 tarihli Emniyet Genel Müdürlüğü işleminin gerekçesinin yönetmeliğin 10. maddesinin 7. fıkrasındaki düzenleme olduğu, söz konusu düzenlemede ise,  idari ve asayişle ilgili zorunlu durumların ortaya çıkması halinde branştan çıkarma işleminin, yönetmeliğin 10. maddesinde öngörülen şartlar aranmaksızın Genel Müdür tarafından re’sen yapılabileceğinin belirtildiği, dolayısıyla bu iki halde genel müdüre, branlı personel hakkında branş komisyonu kararı aranmaksızın branştan çıkarma konusunda takdir yetkisi tanındığı görülmekte olup, bu yetki, kamu yararı amacına ve hizmet gereklerine uygun kullanılıp kullanılmadığı açısından yargısal denetime tabi bulunmaktadır. 
Bunun yanında; takdir yetkisine istinaden tesis edilen işlemlerin sebep ve maksat unsurları yönünden hukuka uygunluk denetimine tabi tutulacağı, takdir yetkisinin kamu yararı ve hizmet gerekleri gözardı edilerek kullanıldığının kanıtlanması ya da yargı mercilerince saptanması halinde bu durumun iptal nedeni oluşturacağı noktasında hukuken bir duraksama bulunmamaktadır.  
Dava konusu olayda, mahkememizce davalı idareden “davacının özel harekat branşından çıkartılarak genel hizmet branşına aktarılması işleminin tesis edilmesinin somut ve hukuki gerekçelerinin açıklanılması” istenilmiş, cevaben gönderilen bilgi ve belgeler ile savunma dilekçesi incelendiğinde, dava konusu işlemin nedeni olan yönetmeliğin 10. maddesinin 7. fıkrasında düzenlenen asayiş ve idare ile ilgili zorunlulukların neler olduğunun davalı idarece somut olarak ortaya konulamadığı, yalnızca davacıya 2011 yılında “İzinsiz veya kurumlarınca kabul edilebilir bir özrü olmaksızın 24 saate kadar görevinine gelmemek” disiplinsizliği nedeni ile “kınama” cezası verildiğinin belirtildiği görülmüş, anılan fiilin tarihi ve mahiyeti ile dava konusu işlemin hukuksal dayanağı olan  yönetmeliğin 10. maddesinin 7. Fıkrası hükmü hep birlikte değerlendirildiğinde belirtilen disiplin cezasının dava konusu işlemin tesisine esas olamayacağı sonucuna varılmıştır. 
Bu durumda, davalı idare tarafından, davacının branş değişikliğini, hizmet gerekleri açısından zaruri kılan ve hukuken kabul edilebilir bir gerekçe ileri sürülmediği gibi, işlemin hangi ihtiyaca binaen gerçekleştirildiğinin de belirtilmediği, işlemin gerekçesi olan “idari ve asayişle ilgili zorunlu durumların” somut olarak ortaya konulamadığı görüldüğünden, dava konusu 4.04.2022 tarihli Emniyet Genel Müdürlüğü işleminde hukuka uygunluk bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. 
Öte yandan, dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu tespit edilerek iptaline karar verilmesi nedeniyle, bu işlem nedeniyle davacının yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının davacıya iadesi gerektiği de açıktır. 
Açıklanan nedenlerle,
1-Dava konusu işlemin iptaline, dava konusu işlem nedeniyle davacının yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının ödenmesi isteminin kabulüne, … oybirliğiyle karar verildi.”
 
 Ankara 15. İdare Mahkemesi Esas No: 2023/.. Karar No: 2024/
“Bu durumda, davalı idarenin Emniyet Hizmetleri Sınıfı Branş Yönetmeliği’nin 10. maddesinin 7. fıkrası uyarınca özel harekat branşında görev yapan polis memurlarını branş dışına aktarma yetkisi bulunmakta ise de, bu yetkinin idari ve asayişle ilgili zorunlu bir durumun ortaya çıkması halinde kullanılabileceği açık olup, davalı idarece davacının özel harekat branşından çıkarılarak genel hizmet statüsüne aktarılmasına neden olabilecek idari ve asayişle ilgili zorunlu bir durumun ortaya konulamadığı anlaşıldığından, davacının özel harekat branşından çıkarılarak genel hizmet statüsüne aktarılmasına yönelik dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.”
 
 Samsun BİM 1. İdari Dava Dairesi 2021/706 E., 2022/1016 K. sayılı kararı;
“Hüküm veren Samsun Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi’nce, dava dosyası 2577 Sayılı Kanun’un 45. maddesi uyarınca incelenerek işin gereği görüşüldü:
Dava; Samsun İl Emniyet Müdürlüğü, Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğünde polis memuru olarak görev yapan davacının, Özel Harekat Şube Müdürlüğünde görevlendirilmesi istemiyle yaptığı 17/08/2018 tarihli başvurunun reddine ilişkin 10/09/2018 tarih ve E.2018091010570252315 Sayılı işlemin iptali istemine ilişkindir.
İdarelere kamu görevlilerinin gereği halinde naklen atanmaları hususunda takdir yetkisi tanınmış ise de, bu yetkinin kullanımı mutlak ve sınırsız olmayıp, kamu yararı ve hizmet gerekleriyle sınırlı olduğu idare hukukunun temel ilkelerindendir. Bu yetki kullanılarak yapılmış işlemin iptali istemiyle açılan davalarda yargısal denetimin kamu yararının gözetilip gözetilmediği, hizmet gerekleriyle sınırlı kalınıp kalınmadığı konularında olacağı, işlemin dayanağı olarak belirli bir sebebin gösterilmesi durumunda aynı ilkeler göz önünde bulundurularak bu sebebin işlemin yapılmasına yeterli bulunup bulunmadığı konularının araştırılacağı kuşkusuzdur.”
 
Branştan çıkartılan bir personel genel hizmet statüsünde çalışmaya başlar. Branştan çıkarma şartları, ilgili branş yönergelerinde detaylı olarak belirtilmiştir.  Bu işlemin neticesinde;
  • Herhangi hukuki, somut ve yeterli bir gerekçe gösterilmeden branşından çıkarılan çalışanlar için ilgili işlem itibarını zedeleyici niteliktedir. 
  • Özel harekat branşında görev alan polis memurları 4 ayda bir eğitimler ve sınavlardan geçmektedirler. Bu uygulamadan dolayı her daim ilgili branşa yeterli olup olmadıkları kontrol edilmekte ve branş için yeterlilikleri güncel tutulmaktadır. Bu eğitimler sayesinde atış ve operasyonel yetilerini kaybetmemektedirler. Bundan mütevellit özel niteliklere sahip birinin uzaklaştırılması birim ve kamu için kayıp niteliğindedir. Zira yıllardır bu branşta görev yapan kişilerin eğitimleri için kamu kaynakları kullanılmıştır. Bu alanda hiçbir eğitimi olmayan kişileri sıfırdan eğitmektense zaten eğitimli olan kişilerin yetkinlikleri güncel tutmak kamu yararı bakımından hem daha az maliyetlidir hem de kamu güvenliği bakımından daha önemlidir.
Kamu yararı idari işlemle ulaşılmak istenen, o işlemden beklenen nihai sonuçtur. Kamu yararı ise temel olarak toplumun ortak çıkarı olarak nitelenmektedir. Kamu yararı esas olarak tüm idari işlemler için genel ve değişmez amaçtır.
İdare gerçekleştirdiği idari işlemlerinde keyfi karar veremez. Somut şekilde ortaya konulmayan gerekçe idarenin keyfiyetine işaret etmektedir.
                          Konuya ilişkin olarak;
 Danıştay 2. Dairesi’nin 2021/17790 E.  ,  2022/2208 K. sayılı kararında; 
“Dava Konusu İstem : Dava; istihbarat branşlı polis memuru olarak görev yapmakta iken, bu branştan çıkarılarak genel hizmet statüsüne aktarılmasına ilişkin 28/05/2012 günlü Emniyet Genel Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
… öncelikle, davalı idarece, yazılı ikaz yazılmasına sebep teşkil eden olayların hukuken geçerli, somut ve açık delillerle ortaya koyulmasının gerektiği, yazılı ikazların, başlı başına branştan çıkarma işlemi için yeterli olmadığı, ikaza konu olayın, gerçek olup olmadığının ve branştan çıkarma için hukuki sebep olup olmayacağının Mahkemece irdelenmesi gerektiği; öte yandan; Emniyet Hizmetleri Sınıfı Branş Yönetmeliğine göre, ilgili Yönergede belirtilen süre kadar branşı dışında çalışan personelin branştan çıkarılabileceği düzenlenmiş olmakla birlikte, somut olayda, davacının istihbarat hizmetlerinden ilişiğinin kesilmesine sebep olan il içi atama işlemine karşı dava açıp açmadığının dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılamadığı; dava konusu branştan çıkarma işleminin dayanağı olan 22/05/2012 tarihli Branş Komisyonu kararında belirtilen hususlara yönelik tam bir inceleme yapılmadan verilen davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında eksik inceleme nedeniyle hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasına hükmedilmiştir.
…Emniyet Genel Müdürlüğünce yapılan karar düzeltme başvurusu ise Danıştay İkinci Dairesinin 19/04/2021 günlü, E:2021/8956, K:2021/1332 sayılı kararıyla reddedilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin anılan bozma kararına aynen uyularak … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararla; dava konusu işlemin iptaline hükmedilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle;
Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,”
 
Danıştay 12. Dairesi’nin 1995/7836 E., 1997/846 K. sayılı kararında; 
“… ancak bu takdir yetkisinin de mutlak olmayıp, kamu yararı ve hizmet gerekleriyle sınırlı bulunduğu, takdire dayanan işlemlerin sebep ve maksat bakımından yargı denetimine tabi bulunduğu hususu idare hukukunun bilinen ilkelerindendir…”
 
 Danıştay 8. Dairesi’nin 2002/2960 E., 2003/1179 K. sayılı kararında; 
 “…takdir yetkisinin mutlak ve sınırsız olmadığı, kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun kullanıp kullanılmadığı yönünden yargı denetimine tabi tutulabileceğinin tartışmasız olduğu…”
 
 DİDDGK 1993/65 E., 1993/208 K. sayılı kararında; 
 “mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesinden …idarenin takdir yetkisini kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırı olarak kullandığı belirlenemediği gerekçesiyle dava reddedilmiştir”
 
 Danıştay 2. Dairesi’nin  2006/1053 E., 2006/3272 K. sayılı kararında; 
 “…görevinde başarısız olduğu yolunda hukuken geçerli bir nedenin ortaya konulmaması, hizmetinin gereklerini yerine getirmediği ya da verimli bir biçimde sürdürülmesine engel oluşturduğu yolunda da somut bilgi ve belge sunulamaması …karşısında, … atanmamasında kamu yararı ve hizmet gereklerine uygunluk bulunmadığı”
 
Danıştay 5. Dairesi’nin 2006/5349 E., 2009/270 K. sayılı kararında; 
 “…görevinden alınmasını gerektirecek bir olumsuzluğu ileri sürülmeden veya hukuken kabul edilebilir bir neden ortaya konulmadan, salt takdir yetkisinden bahisle davacının atanması yolunda kurulan işlemde hukuka uyarlık bulunmadığına…”
İdari işlemlerin gerekçeli yapılması da takdir yetkisinin denetimi işlevini görecektir. Gerekçe ilkesi idari işlemin sebep unsuruyla yakın ilişki içindedir. İdari işlemin sebep unsuru, yapılan hukuki tasarrufa, alınan icrai karara takaddüm eden ve idareyi bu tasarrufu yapmaya, bu kararı almaya sevk eden hukuki veya fiili objektif bir vaziyet olarak tanımlamıştır. Esas olarak her idari işlem belli bir sebebe dayalı olarak yapılır. Nitekim idari işlemin sebebi, idareyi işlem yapmaya yönelten etkenler olarak tanımlanmaktadır. Gerekçe ise sebebin işlem metninde gösterilmesi anlamına gelmektedir. İdari makam, gerekçe ile sebeplerinin en azından bir kısmını, niçin, nasıl ve hangi şartlarda o işlemi yaptığını ve neden başka bir içerikte işlem yapmadığını açıklar. Dolayısıyla idari işlemin sebebiyle gerekçe arasında mantıki bir tutarlılık olması gerekir. 
Gerekçe ilkesi, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 31 sayılı “İdarenin İşlemleri Karşısında Bireyin Korunması Hakkında Karar”ında “Haklarını, özgürlüklerini veya çıkarlarını ihlal edici nitelikte bir idari işlem söz konusu olduğunda, ilgili bu işlemin dayanağı olan nedenlerden haberdar edilir. Bu bilgi, ya idari işlemin metninde nedenlerin belirtilmesi şeklinde ya da ilgilinin isteği üzerine makul bir süre içinde yazılı olarak ayrıca kendisine verilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu sebeple gerekçe ilkesi, ilgilinin bilgi alma hakkının asgari düzeyi ve savunma haklarının bir parçası olma anlamına gelmektedir. Nitekim karşılaştığı idari işlemin maddi, hukuki ve kanuni dayanaklarını bilmek herkesin kanuni hakkıdır. İdari işleme karşı itirazda bulunmak veya dava açmak ve işleme karşı sav geliştirmek işlemin dayanaklarını bilmekle mümkün olmaktadır. Ek olarak da gerekçe ilkesiyle idarenin keyfi hareket etmesi önlenmektedir. Nitekim idari işlemlerin gerekçeli olması, takdir yetkisinin hukuka uygun kullanıldığını belirlemede de kolaylık sağlamaktadır.  Bundan dolayı gerekçe ilkesi, idari işlemin yapılış sürecinde idarenin, kendi kendini denetlemesini, hukuka aykırı davranmaktan kaçınmasını sağlayan bir kontrol mekanizmasıdır.