• av.eylulkiziloglu@gmail.com
  • Çalışma Saatleri: 09.00 - 18.00
  • 0530 474 60 44

İpka Talebi Reddedilen Polis Memuru

Polis memurunun ipka talepleri çoğunlukla çocuk (mevzuata göre 8. veya 12. sınıf olması gerekmektedir) ve eş (eşin de devlet memuru olması gerekmektedir) durumları sebebiyle ileri sürülür. Ancak yazımız devamında açıklanacağı üzere, işbu iki durumun mevcut olması gereklilik değildir, bu durumlar dışında da ipka talebinin kabulünü gerektiren hususlar vardır.
 
EŞİTLİK İLKESİ
Kendisinden daha kıdemsiz olan polis memurlarının ilk şark görevine gitmesi idarece önceliklidir. Bir polis memurunun çalıştığı bölgede henüz birinci şark görevini tamamlamamış personel mevcut iken başkaca polis memuru ikinci şark görevine gönderilemez.
                       Konuya ilişkin olarak;

(İşbu karar tarafımıza aittir.)

Ankara 15. İdare Mahkemesi 2024/1102 E., 2024/2027 K.

“Dava,  polis memuru olan davacı tarafından, ipka talebinin reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğin “İkinci Bölgede Görevlendirilecek Personelin Sıralanması” başlıklı 24. maddesinde “(Değişik:RG-26/2/2023-32116-CK-6873/11 md.) İkinci bölgeye ilk defa atanacak personelin sırası; birinci bölgedeki hizmet sürelerine bakılmaksızın sicil numarası, rütbe ve hizmet branşları göz önüne alınarak ikinci bölgedeki kadro ve personel ihtiyacına göre belirlenir. İkinci bölgeye birden fazla kez atanacak olan polis memuru rütbesindeki personelin sırası; branş, bu bölgeden önceki dönüş yılı ve sicil numarası esas alınarak, diğer rütbedeki personelin sırası ise; rütbe, bu bölgeden önceki dönüş yılı ve sicil numarası esas alınarak belirlenir. Birinci bölgede çalışan branşlı amir ve memurların ikinci bölgedeki hizmetlere atanmaları, kendi aralarındaki sicil numarası esası ve bölgelerdeki kadro ve personel ihtiyacı gözönünde bulundurularak yapılır. Birinci bölgeden ikinci bölgeye ilk kez atanacak personel için birinci bölge hizmet süresini doldurma şartı aranmaz. İkinci bölge hizmetine kendi talebi ile birden fazla kez atanmak isteyenlerin müracaatları halinde, en az üç yıl birinci bölge hizmetini tamamlamaları şartı ile ihtiyaç durumu göz önünde bulundurulmak suretiyle ikinci bölgeye atamaları yapılabilir. Bu şekilde gönüllü olarak ikinci defa atanan personel, 23 üncü maddenin birinci fıkrasında belirtilen şekilde bölgedeki hizmet süresini tamamlamak zorundadır.” hükmü; “Hizmet İhtiyacı Sebebiyle Erteleme” başlıklı 29. Maddesinde, “(Değişik:RG-17/3/2022-31781-CK-5306/19 md.) İkinci bölgeye atama sırası gelen veya ikinci bölgedeki hizmet süresini doldurduğu için birinci bölgeye dönecek personelden; merkez teşkilatında başkanlar ve daire başkanları, illerde valiler ile doğrudan merkeze bağlı taşra teşkilatında birim amirleri tarafından yerlerinde kalmaları gerekçeli olarak Şubat ayı sonuna kadar talep edilenlerin durumları Genel Müdürlük tarafından değerlendirilerek karara bağlanır. Genel Müdürlükçe ihtiyaç duyulması halinde, birimlerce haklarında erteleme talebinde bulunulabilecek azami personel sayısı, birimler ve rütbeler için ayrı ayrı tespit edilebilir. Birinci fıkra gereğince yerlerinde bırakılmış olanlar, ertesi yıl haklarında zaruri bir gerekçeye dayanan yeni bir erteleme talebi olmadığı takdirde, hizmetle yükümlü oldukları bölgeye atanırlar. Bu durumdaki personel için bu Yönetmelikte belirtilen mazeretlere sahip olsa dahi üçüncü defa erteleme teklifinde bulunulamaz. Ancak personelin, teknik, bilgi, beceri ve tecrübesinden yararlanmak amacıyla uzmanlık gerektiren birimlerin talebi üzerine en fazla iki defa daha erteleme talebinde bulunulabilir. Atama ve yer değiştirme işlemi onaylanıp kesinleştikten sonra yapılan erteleme teklifleri ile personelin bu kapsamdaki başvuruları işleme konulmaz.” hükmü yer almıştır. 
Görüleceği üzere, ipka (erteleme) durumunu düzenleyen Yönetmelik maddesinde birinci bölgeden ikinci bölgeye gidecekler için yapılabilecek erteleme sayısı azami 2 ipka ile sınırlanmış, ancak bu kurala, birimlerin talebi üzerine erteleme isteminde bulunulması halinde, 2 defa daha erteleme imkanı tanınarak azami 4 ipka yapılabilmesi yönünde bir istisna getirilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; Ankara ilinde polis memuru olan davacının  2. bölge 2. görev sırası geldiği ve ipka (erteleme) talebinde bulunduğu, davacının erteleme talebi kabul edilmeyerek Tunceli iline atanması üzerine ipka talebinin reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda, 2. bölge 2. görev süresi geldiğinden bahisle yapılan atamaların hukuki denetimi yapılırken, atama işlemi tesis edilmeden önce bulunduğu İl’deki davacı ile aynı rütbe ve branştaki personele ait 2. bölge 2. görev atama sıralaması ile ipka durumları dikkate alınarak bir değerlendirmenin yapılması mevzuat gereğidir.
Mahkememizin 21/10/2024  tarihli ara kararına cevaben sunulan listenin incelenmesinden;  davacı ile aynı rütbe ve branşta Ankara ilinde görev yapan 2. bölge 2. Görev tebligatı alan 1.040 personel bulunduğu, 148 personelin atamasının gerçekleştiği ve 892 personelin atamasının ertelendiği, 6 personelin eşinin görevi nedeniyle, 21 personelin çocuğunun öğrenim durumu nedeniyle ve 865 personelin de hizmetine duyulan ihtiyaç nedeniyle atamasının ertelendiği,  davacının daha önce kabul edilen ipka talebi olmamasına karşın listede mevzuata aykırı olarak 3 ve daha fazla kez ertelemesi bulunan  bir çok personel bulunduğu, ataması yapılanlarla birlikte erteleme isteminde bulunulması (birim talebi) nedeniyle 4’ün üstünde ipkası olanlar ile Yönetmelikte belirtilen mazeretlere sahip olsa dahi 2’nin üstünde ipkası olanlar da öncelikli atama yapılacaklar arasına dahil edildiğinde, davacının söz konusu listede  atanan personel sıralaması içinde yer almayacağı açık olduğundan, davacının ipka talebinin reddine ilişkin işlemde mevzuata,  eşitlik ilkesine ve hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Davacının parasal hak talebine gelince; davacının ipka talebinin reddedilmesi nedeniyle parasal haklarında bir değişiklik olmadığı, taşınma giderleri için her kamu görevlisinde olduğu gibi mevzuatında öngörüldüğü şekilde harcırah ödeneceği; öte yandan, dava dilekçesinde okul giderleri, eşinden ayrı kalacağı için oluşacak yaşamsal diğer giderler şeklinde soyut taleplerde bulunulduğu, ancak gerçekleşmiş bir gidere ilişkin  somut bir bilgi ve belge eklenmediği gibi bu masrafların doğrudan atama işleminin bir sonucu olmadığı ve kamu görevlisinin parasal haklarına ilişkin olmadığı anlaşıldığından, davacının parasal hak talebi görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptaline, …  oybirliğiyle  karar verildi.”
 
Danıştay 2. Daire Esas No : 2021/2315 Karar No : 2021/917 
“Dava, Osmaniye Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü emrinde polis memuru olarak görev yapan davacının, ikinci bölge ikinci görev sırası geldiğinden bahisle Mardin Emniyet Müdürlüğü emrine atanmasına ilişkin 03/05/2013 tarihli işlemin iptali istemiyle açılmıştır. … İdare Mahkemesinin … kararıyla; 2013 yılı genel atama döneminde, kaçakçılık ve organize suçlarla mücadele branşlı olup, daha önce ikinci bölgeye hiç gitmeyen 596 personele, zorunlu ikinci bölge ikinci görev hizmetini tamamlamak üzere ise 461 personele tebligat yapıldığı; bu listedeki 123 personel ilk defa, 103 personel ise ikinci defa gitmek üzere ikinci hizmet bölgesine atamasının yapıldığı; ikinci bölge birinci görev sırası gelmiş olup ipka edilen 345 personelin ise 3’ten fazla ipka yapılmak suretiyle hukuka aykırı olarak atamalarının ertelendiği; bu durumda, ikinci bölgeye ikinci kez gönderilenlerin toplam sayısının 103 olmasına karşın, zorunlu olan ikinci bölge ikinci görev sırası gelmiş olup ipka edilen ve ataması hukuka aykırı olarak ertelenmiş 345 personelin bulunduğu ve davacının ikinci bölgeye ikinci defa atanacak personel arasında yer aldığı gözönüne alındığında, hukuka aykırı olarak ertelemesi yapılan 345 personelin ikinci bölgede görevlendirilmiş olması durumunda davacının ikinci bölgeye gitmesi gereken personelin dışında kalacağı anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline hükmedilmiştir. 
 KARAR SONUCU : Açıklanan nedenlerle; 1. DAVALI İDARENİN TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE, 2. … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E: …, K: … sayılı kararın ONANMASINA, …. oybirliğiyle karar verildi.”
 
 Danıştay 2. Daire Esas No : 2021/7927 Karar No : 2021/921
“Dava, Kayseri İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü emrinde polis memuru olarak görev yapan davacının, ikinci bölge ikinci görev sırası geldiğinden bahisle Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü emrine atanmasına ilişkin 03/05/2013 tarihli işlemin iptali istemiyle açılmıştır. … İdare Mahkemesinin … günlü, E: …, K: … sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiş olup; anılan karar, Danıştay (Kapatılan) Onaltıncı Dairesinin 05/04/2016 günlü, E:2015/8663, K:2016/2412 sayılı kararı ile bozulmuştur. İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : Bozma kararına uyulmak suretiyle verilen … İdare Mahkemesinin temyize konu kararıyla; 2013 yılı genel atama döneminde, terörle mücadele branşlı polis memuru olup, daha önce ikinci bölgeye hiç gitmeyen 530, daha önce zorunlu ikinci bölge hizmetini tamamlamış 720 personele tebligat yapıldığı; bu listedeki, 199’ü ilk kez, 193’ü ikinci kez gitmek üzere tebligat yapılanlar arasından toplam 392 personelin ikinci hizmet bölgesine atamasının yapıldığı; daha önce ikinci bölgeye hiç gitmeyen 115 personelin ise 3’ten fazla ipka yapılmak suretiyle hukuka aykırı olarak atamalarının ertelendiği; bu durumda, ikinci bölgeye ikinci kez gönderilenlerin toplam sayısının 193 olmasına karşın, zorunlu olan ikinci bölge (birinci) hizmetini daha önce hiç yapmamış ve ataması hukuka aykırı olarak ertelenmiş 115 personelin bulunduğu ve davacının ikinci bölgeye ikinci defa atanacak personel arasında 79. sırada yer aldığı gözönüne alındığında, hukuka aykırı olarak ertelemesi yapılan 115 personelin ikinci bölgede görevlendirilmiş olması durumunda, davacının ikinci bölge birinci görevinden dönüş yıllarına ve sicil numarasına göre atanan 78 (193-115) personel dışında kalacağı anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline hükmedilmiştir. 
KARAR SONUCU : Açıklanan nedenlerle; 1. DAVALI İDARENİN TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE, 2. … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E: …, K: … sayılı kararın ONANMASINA,… oybirliğiyle karar verildi.”
 
HAKLI BEKLENTİ
Anayasanın 2. maddesinde düzenlenen hukuk devletinin, en önemli evrensel ilkelerinden bir tanesi hukuki güvenlik ilkesidir. İdarenin işlem ve eylemleri bir takım kişiler açısından subjektif haklar doğurur veya kişilerin beklenti içine girmesine yol açar. İşte bu durumda, haklı beklentilerin korunması ilkesi devreye girer. İşbu ilke, ilgililerin idarenin verdiği sözlerden, uzun süreli uygulamalarından, hizmetin olağan akışından veya özellikle mevcut hukuki düzenlemelere güvenden dolayı girdikleri hukuka uygun beklentilerin, hakkaniyet gereği zedelenmemesi zorunluluğunu belirtir. Hukuki güvenlik ve istikrar ilkelerinden kaynaklanan bu ilke, hem bireysel işlemleri hem idarenin düzenleyici işlemlerini kapsar.
Danıştay haklı beklentilerin korunması ilkesinden hareketle, idareyi ilgililerin haklarını ihlal etmeksizin haklı beklentilerini koruyucu düzenleme yapmakla yükümlü tutmaktadır. 
Anayasa Mahkemesi ise; kanunların uzun süreli uygulanmasına güvenerek hayatını yönlendiren, hukuki iş ve işlemlere girişen bireyin, bu kanunların uygulanacağı yolunda oluşan beklentisinin mümkün olduğunca, hakkaniyet ölçüsünde korunması gerekliliğini kararlarında belirtmektedir.
Haklı beklentilerin korunması ilkesi, kazanılmış bir hakkın devam edeceği beklentisinin ve bir hakka ulaşma yönündeki beklentinin hukuk düzeni tarafından hakkaniyet gereği korunmasıdır. Elbette asıl olan, mevcut düzenlemelerin uygulanmaya devam edileceğinden kaynaklanan hukuka uygun güvenin korunmasıdır.
Anayasa Mahkemesi 20.9.2012 tarihli bir kararında; “Kanunların uzun süreli uygulanmasına güvenerek hayatını yönlendiren, hukuki iş ve işlemlere girişen bireyin, bu kanunların uygulanacağı yolunda oluşan beklentisinin mümkün olduğunca korunması gerekmektedir. Ancak, hukuki güvenlik ilkesi, her türlü beklentinin korunmasını zorunlu kılmaz. Bir beklentinin hukuken koruma görebilmesi için, meşru (haklı) beklenti seviyesine ulaşması gerekmektedir. Beklentinin meşru olup olmadığı tespit edilirken başvurulacak ölçüt, ’hakkaniyet’tir.”
Haklı beklentiler, kanunların uzun süreli uygulanmasına güvenerek hayatını yönlendiren bireylerin, gerek içinde bulundukları statünün kurallarının belirli bir süre devam edeceği, gerekse bir hakka veya statüye ulaşabilecekleri konusunda, somut olayın özellikleri çerçevesinde adaleti sağlamak üzere hukuken korunması gereken beklentileridir. 
Danıştay 5. Dairesi, “Haklı beklenti, yönetimin ister bir taahhüt isterse uzun süren bir uygulamasına güvenerek olsun, bireylerin çıkarlarına ya da lehlerine olan bir sonuca ulaşabileceklerini ümit etmeleridir” şeklinde tanımlanmıştır. Ayrıca, idarenin bir taahhüt veya uzun süren bir uygulamasının yaratacağı umudun/beklentinin, bir düzenleyici işlemin sadece var olması nedeniyle, hem de evleviyetle oluşabileceği ortadadır.
Danıştay’a göre, idareler mevcut düzenlemelerini her zaman değiştirme, hatta kaldırma yetkisine sahiptirler; fakat hukuk güvenliği ve hukuki istikrar ilkesi gereği, bu yetkiyi kullanırken ilgililerin kazanılmış haklarını ve haklı beklentilerini de korumak zorundadırlar.  
                       Konuya ilişkin olarak;
Anayasa Mahkemesi’nin 2015/94 E., 2016/27 K. sayılı kararında;
“Anayasa Mahkemesi kararında da ifade edildiği gibi, hukuk devletinin unsurlarından olan “hukuki güvenlik” ilkesi gereği devlet faaliyetlerinin önceden tahmin edilebilir, öngörülebilir olması gerekmekte olup, takdir yetkisinini zorlayan ve keyfiliğe yol açacak kurallara yer vermemelidir. “Belirlilik” ilkesinin gereği ise, maddi hukuk ve usul kurallarının önceden öngörülebilir bir açıklıkta ve kişilerin haklı beklentilerini bariz şekilde berteraf etmeyecek düzenlemeler yapılmasını gerektirir.”