Anayasa’nın “Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi” Kenar Başlıklı 42. Maddesinin İlgili Kısmı Şöyledir:
“Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir… Eğitim ve öğretim hürriyeti, Anayasaya sadakat borcunu ortadan kaldırmaz…”
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (Sözleşme) Ek 1 No.lu Protokol’ün 2. Maddesinin İlgili Kısmı Şöyledir:
“Hiç kimse eğitim hakkından yoksun bırakılamaz.”
AİHM’e göre Sözleşme’nin eki 1 No.lu Protokol’ün 2. maddesinin ilk cümlesinde öngörüldüğü şekliyle eğitim hakkı, Sözleşmeci devletlerin yargı yetkisi altında bulunan herkese “mevcut belirli eğitim kurumlarına giriş hakkı” tanımaktadır. Mahkemeye göre “hiç kimse…” ifadesi, eğitim hakkının kullanılmasında tüm vatandaşlara eşit muamele edilmesi ilkesini zımnen içermektedir. AİHM; önemine rağmen bu hakkın mutlak olmadığını, doğası gereği devlet tarafından düzenleme yapılmasını gerektirdiğini ve zımnen kabul edilen bazı kısıtlamalara tabi olabileceğini kaydetmiştir. AİHM, eğitim kurumlarını düzenleyen kuralların toplumun ihtiyaç ve kaynakları ile eğitimin farklı düzeylerine has özelliklere göre zaman ve mekanda değişiklik gösterebileceğini, dolayısıyla ulusal makamların bu konuda belli bir takdir payından yararlandığını belirtmiştir. Buna karşın getirilen kısıtlamaların söz konusu hakkı -özünü zedeleyecek ve etkinliğinden yoksun bırakacak düzeyde azaltmamasını temin etmek amacıyla- AİHM, bu kısıtlamaların ilgili kişiler açısından öngörülebilir olduğuna ve meşru bir amaç güttüğüne ikna olması gerektiğine işaret etmiştir.
Danıştay 8. Daire Esas:2019-7446 Karar:2020-3470 Karar Tarihi:09.09.2020
“Olayda, … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … tarih ve E:… sayılı kararı incelendiğinde, davacının; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 309, 311 ve 312. maddelerinde yazılı suçlar kapsamında yapılan yargılamadan “üzerine atılı suçları işlediğinin sabit olmadığı” gerekçesiyle beraat ettiği ve aynı hususun UYAP kayıtlarında yapılan incelemede de teyit edildiği, öte yandan, davacı hakkında tanzim olunan soruşturma raporunda davacının terör örgütleriyle ilişkili olduğuna dair herhangi bir tespite yer verilmediği, hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı olmadan davacının yükseköğretim kurumundan çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.”
Anayasa Mahkemesi’nin 15/2/2017 Tarihli Ve 2014/5881 Sayılı Kararı
“A. Eğitim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
b. Esas Yönünden i. Müdahalenin Varlığı
36. Eğitim hakkının belli bir zamanda mevcut olan eğitim kurumlarına erişimin sağlanmasını güvence altına aldığı (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, B. No: 2013/583, 10/12/2014, § 68) gözetildiğinde başvurucunun üç yıla yakın bir süre okula devam edememiş olması eğitim hakkına yönelik bir müdahaledir.
ii. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı
38. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 42. maddesinin ihlalini teşkil edecektir.
39. Bu sebeple sınırlamanın, Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen kanunlar tarafından öngörülme, Anayasa’nın ilgili maddesinde belirtilen nedenlere dayanma, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
(1) Kanunilik
40. Başvurucu, Anayasa’nın 13. maddesi ile 42. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan müdahalenin kanunla yapılması şartına aykırılık bulunduğunu iddia etmiştir. Başvurucu, yalnızca Yönetmelik hükmüne dayanarak eğitim hakkından yoksun bırakıldığını iddia etmektedir.
(2) Meşru Amaç
43. Anayasa’nın 42. maddesinin dördüncü fıkrasına göre eğitim ve öğretim özgürlüğü, Anayasa’nın temel felsefesinin ve ilkelerinin korunması amacıyla sınırlanabilir. Hiç şüphesiz Anayasa’nın temel felsefesi, temel hak ve özgürlüklerin en geniş ölçüde sağlanıp güvence altına alındığı demokrasidir.
(3) Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygunluk ve Ölçülülük
45. Demokratik toplum düzeninin gereklerinden olma, bir sınırlamanın demokratik bir toplumda zorlayıcı bir toplumsal ihtiyacın karşılanması amacına yönelik olmasını ifade etmektedir. Buna göre sınırlayıcı tedbir, bir toplumsal ihtiyacı karşılamıyorsa ya da başvurulabilecek en son çare niteliğinde değilse demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir tedbir olarak değerlendirilemez .
46. Temel hak ve özgürlüklere yönelik herhangi bir sınırlamanın -demokratik toplum düzeni için gerekli nitelikte olmakla birlikte- temel haklara en az müdahaleye olanak veren ölçülü bir sınırlama niteliğinde olup olmadığının da incelenmesi gerekir.
49. Demokratik bir toplumda insan haklarının sağlamlaşması ve devamı için eğitim hakkının vazgeçilmez ve temel bir katkısı olduğu da aşikardır (Demokratik bir toplumda eğitim hakkının önemine ilişkin açıklamalar için bkz. Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, § 66). Şüphesiz disiplin cezaları, gerek öğrencilerin gelişiminin gerekse de bir okulun amaçlarına ulaşmasını sağlayacak araçların önemli bir parçasıdır. Ancak bu tip tedbirlere başvurmanın demokratik toplum düzeninin gereklerinden olduğu açıkça ortaya konmalı ve uygulama, Anayasa’da yer alan diğer haklarla ters düşmemelidir.
51. Söz konusu yaptıranın Derece Mahkemeleri tarafından İptal edilmesine rağmen iptal tarihine kadar başvurucu altı dönem kaybetmiştir. Başvurucunun tazminat talepleri ise okul yönetimi ve Mahkemelerce, idarenin tazminat sorumluluğuna yol açacak ölçüde önemli bir hukuki yanlışlık ve ağır bir kusur bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Dolayısıyla başvurucu daha sonra okuluna dönebilmiş olsa bile maddi ve manevi zararları telafi edilmediğinden başvurucunun mağduriyeti devam etmiş; iç hukuktaki yargılamanın sonucu da başvurucunun mağduriyetini telafi edememiştir.
52. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun, Anayasa’nın 26. maddesinde korunan ifade özgürlüğünü kullanması nedeniyle üniversiteden uzaklaştırılmasının Anayasa’nın 42. maddesinde güvence altına alınan eğitim hakkının ihlali niteliğinde olduğunun kabul edilmesi gerekir.
I. HÜKÜM Açıklanan gerekçelerle; A. 1. Eğitim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA”
Anayasa Mahkemesinin 20/12/2022 Tarihli Ve 2019/19019 Sayılı Kararı
“B. Eğitim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia 2. Değerlendirme a. Uygulanabilirlik Yönünden
20. Öğrencilere tatbik edilen okuldan uzaklaştırma yahut eğitimden çıkarma gibi eğitim kurumundan süreli yahut süresiz olarak uzaklaştırma şeklindeki uygulamalar eğitim hakkına müdahale teşkil eder.
c. Esas Yönünden i. Müdahalenin Varlığı
24. Eğitim hakkı, belirli bir zamanda mevcut bulunan eğitim kurumlarına erişimi koruma altına almaktadır. Mevcut veya hâlihazırda desteklenen eğitim kurumlarına etkili bir şekilde erişimi sağlama eğitim hakkının koruması altındadır (Ahmet Batur, B. No: 2018/20182, 14/9/2021, § 34). Başvurucuya öğrencisi olduğu Üniversitenin Rektörü’ne sarf ettiği sözler nedeniyle yükseköğretim kurumundan bir ay uzaklaştırma disiplin cezası verilmiştir. Başvurucunun bu süre zarfında kayıtlı olduğu yükseköğretim kurumunda eğitimine devam edemediği gözetildiğinde söz konusu disiplin cezası ile başvurucunun eğitim hakkına bir müdahalede bulunulmuştur (İlknur Uyan, 21).
ii. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı
(3) Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygunluk
32. Eğitim geniş sosyal fonksiyonları olan bir kamu hizmetidir. Demokratik bir toplumda insan haklarının sağlamlaşması ve devamı için eğitim hakkı vazgeçilmezdir (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, B. No: 2013/583, 10/12/2014, § 66). Taşıdığı öneme karşın eğitim hakkı, niteliği gereği bazı düzenlemelere tabidir. Şüphesiz eğitim kurumlarını düzenleyen kurallar, toplumun ihtiyaç ve kaynakları ile eğitimin farklı düzeylerine has özelliklere göre değişiklik gösterebilir. Bu nedenle devletin bu konuda yapacağı düzenleme ve uygulamalarda belli bir takdir alanına sahip olduğunun kabulü gerekir (Ünal Yıldırım, B. No: 2013/6776, 5/11/2014, § 42; Savaş Yıldırım, B. No: 2013/6258, 10/6/2015, § 42).
33. Şüphesiz disiplin cezaları gerek öğrencilerin gelişiminin gerekse de bir okulun amaçlarına ulaşmasını sağlayacak araçların önemli bir parçasıdır. Ancak bu tip tedbirlere başvurmanın demokratik toplum düzeninin gereklerinden olduğu açıkça ortaya konmalı ve uygulama, Anayasa’da yer alan diğer haklarla ters düşmemelidir (Özcan Özsoy, § 49).
35. Eğitim hakkına yönelik olarak getirilecek kısıtlamaların demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığı yönündeki bir değerlendirmede nazara alınması gereken hususlardan biri de eğitim hakkına yönelik getirilen kısıtlamanın bireyin eğitim hakkı ile birlikte ifade özgürlüğü, din ve vicdan hürriyeti, özel hayata saygı hakkı gibi Anayasa ile teminat altına alınan diğer hak ve özgürlüklerine de tesiri olup olmadığıdır (Ahmet Batur, § 37).
46. Somut olayda ise mahkeme gerekçelerinde başvurucunun cezalandırılmasına konu söz ve davranışların Üniversitenin düzenini hangi derecede etkilediğine, ne şekilde bozduğuna veya bozma tehlikesi meydana getirdiğine ilişkin hiçbir değerlendirilmede bulunulmadığı görülmüştür. Diğer bir ifade ile kararlarda, verilen disiplin cezasının hangi zorunlu sosyal ihtiyaca karşılık geldiği ortaya konulamamıştır.
47. Davanın koşulları ışığında ve yukarıda belirtilen nedenler birlikte değerlendirildiğinde ifade özgürlüğünü kullanan başvurucuya verilen bir ay okuldan uzaklaştırma disiplin cezasının zorunlu bir ihtiyacı karşılamadığı gibi orantılı olduğu da kabul edilmemiştir. Bu kapsamda mahkemelerin ileri sürdüğü gerekçeler, başvurucunun eğitim hakkına yapılan müdahale için ilgili ve yeterli görülmemiştir.
48. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 26. maddesinde korunan ifade özgürlüğünü kullanması nedeniyle üniversiteden uzaklaştırılmasının Anayasa’nın 42. maddesinde güvence altına alınan eğitim hakkının ihlali niteliğinde olduğunun kabul edilmesi gerekir.”